Yenidoğan Çetesi davasında 11’inci duruşma | Sanık doktordan “Fırat Sarı’nın akıl hocası” suçlamasına yanıt

“`html

14.40 – BAŞHEKİMİN SAVUNMASI

Öğleden sonraki duruşmada, Başhekim Volkan Karataş’ın savunmasına geçildi.

Karataş, hastanede gerçekleştirilen yeni yapılanma hakkında bilgi verdi.

İç denetim sürecinde il ve ilçe sağlık müdürlüklerinden gelen önerileri aktaran Karataş, “Doluluk oranı bizim için esas değil. Yenidoğan bölümünde kendim doktor arayışına girdim fakat başarılı olamadık,” dedi.

Buna ek olarak, danışmanlık hizmetini sağlayan şirketlerden söz eden Karataş, “Danışmanlık süreci yalnızca doktor ya da sorumlu hemşire ile sınırlı olmalı” şeklinde bir öneride bulunduğunu belirtti.

12.30 – HASTANE MÜDÜRÜNÜN AÇIKLAMALARI

Başhekim Gürül’ün ardından, TRG Hospital Müdürü Murat Mantuş savunmasını yaptı. Mantuş, hastanedeki kamera sayısını artırdıklarını belirtti ve “Bu adam, ruhsal bir sorun yaşıyor izlenimi oluşturmaya çalıştım,” diye konuştu.

Örgüt lideri Fırat Sarı ve yönetici İlker Gönen’in danışmanlık için kendilerini ziyaret ettiğini vurgulayan Mantuş, “Bizim hemşire talebimiz olmadı. Doktor arayışımız olmasaydı, karşınızda olamazdık. Bize doktor Dursun Bey’i gönderdiler ve kendisinden rahatsız olduk. Daha sonra Mehmet Gürül hastaneye geldi,” ifadesini kullandı.

“SEVK EDENE KADAR GÖBEĞİM ÇATLADI”

Mantuş, yoğun bakımdaki bir olayı aktarırken, “Kalp rahatsızlığı olan bir bebeği sevk etmemiz gerekmişti. En iyi kurum Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’ydi. Sevk süreci o kadar zordu ki, bu süreç boyunca üzerimde büyük bir baskı hissettim,” dedi.

Mantuş, Kadan bebeğin ölümüne ilişkin şunları söyledi:

“Figen hanım, Kadan’ı takip eden doktordu. Sinirli bir şekilde odama geldi ve ‘Dursun doktor aileye yanlış bilgi verdi’ dedi. İki doktor arasında böyle bir tartışmanın yaşanması kabul edilemez. ‘Aile tetkik yaptırmamış’ dediler, ‘Anne karnında hastalık tespit edilebilirdi’ dediler.

Aslında her ikisi de benzer şeyleri tekrar ediyordu. Fırat Sarı’yı arayıp Dursun Bey’e, ‘Ailelere doğru bilgi verin’ dedim,” şeklinde konuştu.

Mahkeme başkanı, Sarı ve Özdemir ile “Epikrizleri değiştirin” ifadesi hakkında da Mantuş’a sorular yöneltti. Mantuş ise, “Bunları anlamadım. Bana, hasta sayısını artıracaklarına dair bir söz verdiler ancak hukuksuz bir işin içinde bulunmadım,” yanıtını verdi.

Mahkeme başkanı, Mantuş’a Sarı ve Özdemir’in “Ciro düşük” konusunu sordu ve “Hiçbirini aradınız mı?” diye sordu.

Mantuş, “Hasta sayısı ile ilgili talep ettim. 19 bile olsa azdır, 29 bile olsa azdır,” diye açıkladı.

İLAÇ TEMİNİ ÜZERİNE SAVUNMA

Mantuş, hastaneler arasında yardımlaşma olduğunu belirterek, “Ceylan Hanım’dan ilaç almışlar, fakat bana danışılmadı. Fırat Sarı’yı arayıp bu işlemin hukuka aykırı olduğunu bildirdim. Eğer ilaçlar gelmezse şikayette bulunacağımı da ilettim. İlaçlar zamanında temin edildi,” dedi.

KAYITSIZ HEMŞİRE İTİRAFI

Mantuş, Cansu Akyıldırım adındaki hemşirenin, Sarı’ya ait Medisense şirketinden yönlendirildiğini söyledi. Akyıldırım’ın sigortasının farklı bir şirkette olduğunu fark ettiğinde durumu Başhekim Volkan Karataş’a ilettiğini ifade eden sanık, “Bir sakınca yok” denildiğini aktardı ve “Kendisi başarılı bir hemşire,” dedi.

Duruşmada bu itiraf üzerine bir üye hakim, “Yoğun bakımda kayıtsız bir hemşire nasıl çalıştırılabilir?” diye sordu.

Mantuş bu soruya, “Başhekim Volkan Bey onay verdi,” şeklinde yanıtladı. Ayrıca, çocukların sevk edilmesi karşılığında para alındığı iddialarını reddetti.

Mantuş’un savunmasının ardından duruşmaya kısa bir ara verildi.

“FIRAT SARI’NIN AKIL HOCASI MISINIZ?”

Mahkeme başkanı, Gürül’e “Fırat Sarı ile çok net konuşma. Tedbirli olmalıyız,” demişsiniz tarzında bir ifade kullanıldığını sordu. Gürül buna karşılık, “Meslek gereği söylenenler yanlış anlaşılabiliyor. Üç hastayı taburcu ettim, iki yatış oldu. Hemşire bu kayıtları yaparken ‘üç taburcu, iki yatış’ dediğimde doktorun bir şey yapmadığı sanılabilir, bu karışıklığın önüne geçmek istedim,” şeklinde yanıt verdi.

Fırat Sarı’nın kendisine hemşirelerden birinin telefonunun dinlendiği bilgisini verdiğini söyleyen Gürül, bu bilgiyi bir polisten aldığını söyledi. Diğer yandan Gürül, “Dijital görselleri sildirin. Akciğer raporlarını isteyebilirler,” şeklindeki sözlerinin nedenini ise, “Raporların düzeltilmesi açısından, dijital görüntülerin yanıltıcı olmaması için silinmesini istedim,” olarak açıkladı.

Sarı’nın “Orayı canla başla doldurmalıyız” ifadesinin, örgütün yöneticileri arasında gösterilen ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta göndereceği hastanelerle ilgili olabileceğini belirten Gürül, mahkeme başkanına şu şekilde yanıt verdi:

Mahkeme başkanı: Fırat Sarı ile konuşurken ‘WhatsApp’a geçelim’ diyorsunuz?

Sanık: Müstehcen konuşmalar olabilir diye.

Mahkeme başkanı: Doktor adamsınız, ne müstehceni olacak?

Sanık: Böyle konuşmaların olmaması gerektiğini düşündüm.

Mahkeme başkanı, “Entübe bebekler başımızı ağrıtacak” şeklinde ifade olduğunu ve hatta “Yine ben seni WhatsApp’tan arayayım,” ifadesi geçtiğini belirtti. Gürül buna karşılık, “Plastik tüplerin görünmemesi ve raporlama hatası sebebiyle böyle olduğunu düşünüyorum,” yanıtını verdi.

Sarı’nın kendisi için raporları değiştirdiği iddialarına ilişkin ise Gürül, “Ona ne kadar kızgın olduğumu biliyor ve yalan söyledi,” diye yanıtladı. “Fırat Sarı’nın akıl hocası olduğu” yönündeki suçlamaya ise, “Fırat Sarı’ya verdiğim tek akıl; ‘Çoluk çocuğunla vakit geçir. Hemşirelerle bu kadar ne işin var’ dedim,” diye karşılık verdi.

Duruşma esnasında üye hakim, Gürül’e ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in sürekli hasta sevki için kendisini aradı mı diye sordu. Gürül soruya, “Onu hastane yönetimine sormak lazım,” şeklinde yanıtladı ve Sarı’nın başka hastanelerin mali ve idari işlemlerini kendisine aktardığını, “Sarı bana güncel gelişmeleri aktarıyordu. 30 yıllık deneyimim var, bazen de görüş isteyerek danışırdı,” diye açıklamaya çalıştı.

10.35 – DAVA GÜNDEMİ

Yenidoğan Çetesi davasının 11’inci günü, TRG Hospital’da görev yapan doktor Mehmet Gürül’ün savunmasıyla başladı. Gürül, Fırat Sarı’nın sahibi olduğu Medisense’den maaş aldığını açıkladı. Çalıştığı hastanelerde Sarı’nın örgütün ele başı olarak gösterildiğini belirten Gürül, “Ciro, beni etkilemiyordu. Bazen hastaneden, bazen Medisense’den tren maaşı aldım,” ifadesini kullandı.

“500 BİN LİRA BORÇ ALDIM”

Gürül, Fırat Sarı’dan evini kentsel dönüşüm için 500 bin lira borç aldığını da ifade etti. Sarı’dan aldığı paranın büyük bir kısmını elden aldığını ve parayı euro cinsine çevirdiğini aktardı.

Mantuş, Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta sevk işlemine kendilerini de dahil ettiğini söyledi ve “Uygun olmadığımız takdirde kabul etmezdik,” ifadesinde bulundu. Bunun yanında Sarı ve hemşire Basri Gök’ün ilaç satışı ile ilgili duyumlara sahip olduğunu belirtti.

“İç Denetim Süreci”

Gürül, ilaçların satılmasını engellemek için Fırat Sarı ile görüşüp bilgi edinmeye çalıştığını ifade etti. Dışarıdan hemşire alımında sorun yaşandığını kabul eden Gürül, yalnızca bu durumun kendisi için bir sıkıntı olduğunu vurguladı. “Denetim zamanlarında dışarı çıkarılırdık fakat bu kişilerin hepsi yetkin kimselerdi. Form doldurma zorluklarının olduğunu anlayabildim,” diye ekledi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASI: 11’İNCİ DURUŞMA

Yenidoğan Çetesi davasının 11’inci duruşması başlamış durumda. 22’si tutuklu toplam 47 sanığın bulunduğu davada, önceki duruşmalarda tutuklu sanıkların ardından tutuksuz sanıklar da hakim karşısına çıkmıştı.

Savunma yapmayan üç tutuksuz sanık bekleniyor. Bu kişilerin daha önce kapatılan hastanelerde görev aldıkları bildirildi.

Sonrasında hastane avukatlarının savunmaları alınacak.

DAVADA SON DURUM

Davanın 10’uncu gününde tutuksuz sanıkların ifadeleri dinlendi. Birinci Hastanesi’nin sahibi Dr. Ali Aksu, 32 yıllık hekim olduğunu vurgulayarak hakkındaki itibar suikastını öne sürdü. Aksu, “Bu dava, Türkiye tarihindeki ilk, doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının işbirliği yaparak yenidoğmuş bebeklerin ölümünden sorumlu tutulduğu davadır,” dedi.

Aksu, bebek ölümlerinin basın ve yargının sorumlu olduğunu belirtirken, sanık hemşire Burcu Kanık, “dedemin fişi” kaydını “talihsiz bir şaka” olarak nitelendirdi.

DAVANIN DOKUZUNCU GÜNÜ: ŞOKE EDEN İTİRAFLAR

Davanın dokuzuncu günü oldukça dikkat çekici itiraflara sahne oldu. Savcının Bağcılar Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan’a yönelttiği “Yoğun bakım ihtiyacı olan ölebilecek bir bebeğin mal gibi para karşılığı alınıp satılması seni rahatsız etmedi mi?” sorusuna sanık avukatları itiraz etti ve sözlerin dışarıda yanlış anlaşılabileceğini savundu.

Buna karşılık savcı, “Kendisi söyledi, para karşılığı bebeklerin alındığını. Beni ilgilendirmiyor dışarıda nasıl anlatıldığı,” dedi.

Öğleden sonraki bölümde, sanık hemşire yardımcısı Batuhan Çetin, Dr. Rıza Bey’in durumu kritik bir bebek için “Boşver, bu bebek yaşamaz. Zaten Şeyhmus Çelik’in üzerine kayıtlı bir bebek. Uğraşma, 500 gram bebek mi olur, kalp masajı yap, dönmezse çek fişi gitsin” dediğini ifşa etti.

DAVANIN SEKİZİNCİ GÜNÜ

Davanın sekizinci gününde hemşire Ceren Hatice Kırım savunmasına çıktı. Kırım, “Sekreterin izinde olduğu zaman bir durum gözlemlenmedi” diyerek, yaşadıklarını özetledi. “Ben Denetim için çok fazla işlem gördüm fakat asla akciğer grafisinin açılıp kontrol edildiğini görmedim,” dedi.

Kırım, savcının sorusuna, “Bu devirde insan kardeşine bile vermez” şeklinde bir ifade kullandığını ve bu şahsa bir hat verdim” diyerek pişmanlığını belirtti.

DAVADA GÜNDEM TARTIŞMALARI

Sanık hemşire Tuğba Özkaynak, Çağla Durmuş’un “Bebeği entübe göster,” ifadesine karşılık olarak, “Ben sadece ‘tamam’ dedim, entübe olmayan bir bebeği entübe göstermedim,” diye yanıt verdi. Özkaynak, bebeklerle ilgilenen süreçte sadece belirttiği üst birimle bağlantı kurduğunu ve çocuk doktoru göremediğini dile getirdi.

“Sembolik olarak 1 yıldır başhekimim”

Sanık Bağcılar Medilife Hastanesi Başhekimi Dr. Cafer Akdur, tüm suçlamaları reddetti ve “Ölümlerde benim sorumluluğum yok. Ben yenidoğan doktoru değilim, çocuk doktoruyum.” diyerek kendisini savundu. Akdur, Fırat Sarı ve İlker Gönen’i tanımadığını, hemşirelere yapılan ödemelerden haberi olmadığını ifade etti.

Sağlık süreçlerine dair konuşan Akdur, “Başhekimler sevklerin her aşamasına hakim olamaz,” sözleriyle durumu anlattı. Mahkeme başkanının “Savunmanıza eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?” sorusuna, “Avukat bulmakta zorluk çekiyoruz. Müsaadenizle tüm sanık avukatlarına teşekkür ediyorum,” yanıtını verdi.

DAVANIN YEDİNCİ GÜNÜ

Duruşmada yedinci tutuksuz sanık Tıbbi Sekreter Sümeyye Özdemir, epikriz yazmadığını iddia etti. Bilgisayar kullanımı konusunda doktorların zorlandığını belirten sanık, “Görevim hastaların yatışını sağlamak, taburcu işlemlerini düzenlemek ve doktor talimatıyla gerektiğinde epikriz yazmaktır,” dedi. Özdemir, hemşire takip formu ile epikrizlerin uyumsuzluğu konusuna gelirken “Bir iletişim hatası olmuş” dedi.

Tartışılan “Motivasyon Ücreti”

Sanık Arslan, hemşirelerin “motivasyon ücreti” hakkında açıklamalarda bulunarak “Bunlar ağır gelmeye başlayınca hastane yeterli ücreti vermedi. İşten çıkmak isteyince Fırat Sarı bu parayı veriyordu,” şeklinde anlatım yaptı. Ardından savcının “Neden böyle birisinden para istiyordu?” sorusunu, “Hepimiz buna anlam veremiyorduk,” diyerek yanıtladı.

ÜÇÜNCÜ GÜN İLİŞKİ İTİRAFI

Üç hemşireden gelen şoke edici itiraflar dikkat çekti. Hemşire Cansu Akyıldırım, Fırat Sarı ile para transferini gerçekleştirerek bu paranın çalışanların motivasyonu için dağıtıldığını ifade etti. Çağla Durmuş, Fırat Sarı’nın para kazanmak için hastaları entübe gösterdiğini kabul etti. Bir başka hemşire Damla Atak ise, 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığını anlattı.

DAVANIN İKİNCİ GÜNÜ

Hemşire Hasan Basri Gök, kayıtlara yansıyan sözler için “Çirkin bir durumdu. Bebek sürekli kalbi durup geri getiriliyordu, o yüzden böyle konuştum,” diye açıklamada bulundu. Hemşire Deniz Korkmaz, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir,” şeklinde ifade kullandığını hatırlattı. “Hastane hastaları bir eşya gibi görüp sadece maddi kazanç sağlamak amacıyla kullanıyordu,” dedi ve “Şikayette bulunacağım,” şeklinde sözlerini sonlandırdı.

DAVA GERİLİM DOLU BAŞLADI

Yenidoğan Çetesi davası gergin bir atmosferde başladı. İlk gün kimlik tespitleri gerçekleştirildi. İddianamede adı geçen doktorların yanı sıra, Fırat Sarı ve İlker Gönen gibi isimler duruşmaya katıldı. Çorlu’da tutuklu bulunan sanıklar ise video konferans yöntemiyle kimlik tespiti yaptı. Sağlık Bakanlığıların müfettiş raporlarında, bebeklere pasif ötenazi uygulandığı ve tedaviye dair hiçbir adım atılmadan ölüme terk edildikleri bilgileri yer aldı.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir